Menu
DENEMELER

Bütün Sınırsızlığımızla!

 

İç içe, üst üste ve dip dibe. Her an yan yana. Arasından su sızmayacak biçimde. Sıkı sıkıya. Biraz daha sıkışarak ve ortalara doğru ilerleyerek. Gittikçe küçülen mekanlarda, her gün daha da yükselen, üst üste, ufku örtecek kadar masif ve devasa binalarda. Kapısı kapanmayan odalarda. İnce duvarların ardında. Yan yana döşeklerde. Bir “tencereden” beslenerek. Kalabalığın bir ucuna tutunarak.

“Midasın kulakları” kadar sır tutabilenlerin ortasında; sosyal medyanın dev aynasında, çıplak, korunmasız, mahremiyetin tarih öncesinden bir haber ve bir o kadar uzak. Binlerce sosyal medya “arkadaşımızla”. Sürekli itiraf ederek. 1984 romanının “gözetim” dünyasında: dinlenerek, izlenerek, kayıt altına alınarak.

“Odepius kompleksini” çözmek için niyet ve gayret göstermeden. Annemizin rahminde, babamıza aşık. Asla “evden ayrılmadan”. Eşimizle soluyan; giden sevgilimizle yok olan halimizle. Çocuklarımıza yaşam hakkı tanımayacak kadar yakın “sembiyozumuzla”. Ben ve “öteki” arasındaki farkı fark edemeyecek kadar yoğun “birlik” duygumuzla. “Atalarımızın” ezberleriyle. “Ensestöz” patolojilerimizle. Duygularımıza mesafe alamayan “histerimizle”. Herkese benzeme kaygımızla. Ortalama olandan “kopmadan”. Bize “yansıtılanları” kendi arzularımızdan ayrıştıramayan çocuksuluğumuzla.

Ben ve öteki arasındaki “sınırları” beklenmedik bir anda ve hızda “aşan” fütursuzluğumuzla, sınır tanımayan “dedikoducu” merakımız ve kabalıklarımızla. Mahremiyeti delip geçen “çiğ” sorularımız, bireye yaşam hakkı tanımayan katı ezberlerimizle. Trafikte “ötekine” yaşam hakkı tanımayan ihlallerimizle. Bedensel sınırları hiçe sayan tavırlarımızla. Delici bakışlarımızla. Samimiyet zannettiğimiz “yutuculuğumuzla”, erosu yok sayan “vandallıklarımızla”, empatiden yoksun kaba yorumlarımızla. Yutucu aşklarımız, yıkıcı öfkemiz, incitici mizahımız, tacizkar arzularımız ve bütün sınırsızlığımızla!

Gorsel icin not: Garden of Earthly Delights – Hieronymus Bosch